Yönetim Kurulunda Yapay Zeka - Yapay Zekanın Yönetim Kuruluna Entegrasyonu Hakkında Bir İnceleme
- Av. Ömer Aksakal
- 16 Kas 2024
- 18 dakikada okunur
Özet
Yapay zekâ (AI), son yıllarda hızla gelişen bir teknolojidir ve işletmeler için önemli bir araç haline gelmektedir. Yapay zekânın kullanımı şirketlere imtiyaz tanınmamak suretiyle teşvik edilebilir. Yine de A.I kullanma kararı şirketlerin inisiyatifinde olmalıdır. A.I’ın kararlara olan etkisi ise Trafik Işığı Modeline göre şirketlerce belirlenecektir Yönetim kurulu kararları ise, işletmeler için hayati öneme sahip olan ve gelecekteki işletme faaliyetlerini etkileyebilecek karmaşık işlemlerdir. Yapay zekâ sistemleri veri işleme ve analitik yetenekleri sayesinde, yardımcı bir mekanizma olarak yönetim kurulu üyelerinin işini kolaylaştırarak daha bilinçli ve etkili kararlar almalarını sağlayacaktır. Bu model sayesinde karar alma süreçleri hızlanacak ve alınan kararın güvenilirliği de artarak şirketin karını arttırırken şirketin olumsuz durumlarla karşılaşma riskini azaltacaktır.
Anahtar Kelimeler: Artificial Intelligence; Joint-stock Company; Board of Directors; Traffic Light Model; Liability Shield
Giriş
Şirketler ve özellikle anonim şirketler günümüz dünyası içerisinde benimsenmiş ekonomik sistemlerin merkezinde bulunan oldukça önemli bir süjedir. Öyle ki yakın tarihin en önemli keşifleri arasında olduğunu iddia eden birçok ekonomist ve hukukçu vardır.[1] Şirketler serbest piyasa ekonomisi içerisinde sunduğu özgürlük ortamının yanında pay sahiplerine önemli imtiyazlar veren bir sistemdir. Peki ya şirketin temel amacı nedir? Bugün doktrinde sıcak bir tartışma olan bu konu esasında Öngördüğümüz problem bakımından önemlidir. Öğretideki yazarların bir kısmı şirketin temel amacının şirketin pay sahiplerine ekonomik kazanç sağlaması olduğunu yani bir diğer deyişle pay sahiplerine kazanç sağlamak için şirketin amacının kar maksimizasyonunu olduğunu söylemektedirler. Diğer görüş ise şirketin toplum açısından da bir menfaat oluşturulması gerektiğini söylemektedir. Fikrimce şirketin temel amacı en yüksek kârı elde ederek pay sahiplerine kazanç sağlamaktır. Toplum menfaati ve refahı serbest piyasa ekonomisinin en önemli süjesi olan şirketin ve de şirket kavramının ancak başarıya ulaşması halinde ortaya çıkabilir. Yani şirketin amacı kâr ederek amacına ulaşır ve bunun bir sonucu olaraktan toplumun menfaati ve refahı sağlanır. Somutlaştırmak için Amerikan ekonomik sistemine bakmakta fayda vardır. Amerikan ekonomik sisteminde serbest piyasa ekonomisi benimsenmiş ve ekonominin temelinde büyük şirketler vardır. bu şirketler neredeyse dünyanın her tarafında bilinen Apple, Amazon gibi dev şirketlerdir. Bu şirketler kâr elde edip kazanç sağlayaraktan öncelikle Amerikan ekonomisi içerisinde kendine yer edinmiş ve Amerikan ekonomisine ciddi manada kazanç sağlamıştır. Bu kazanç sayesinde gelişen Amerikan ekonomisi büyümüş ve halkının refahına hizmet eder hale gelmiştir. Buna ek olarak bu şirketlerin kar elde etmek için sağladığı hizmet ve teknolojiler toplumsal değişim ve gelişime yol açmıştır. Yani şirketler kâr elde etmek amacına hizmet elde etme amacında hareket etmiş ve bunun bir sonucu olarak toplum menfaati ve refahı sağlanmıştır. Şirketin temel amacının kar elde etmek ve pay sahiplerine kazanç sağlamak olduğu fikrinden ilerleyerekten bu araştırmanın temel gayesi de şirketlerin kar elde etmesini sağlayıp onların bu ekonomik düzen içerisindeki konumlarını güçlendirerek şirketlerin zarar veya iflas etmesini minimuma indirmektir.
Bilindiği üzere şirketin beyni yani bir başka değişle karar ve harekât organı yönetim kuruludur. Şirket politikalarını belirleyen, ticari riskleri alan, fiili ve hukuki olarak şirketin faaliyetlerini sağlayan ve günün sonunda kâr etme amacına temel olarak hizmet eden organ yine yönetim kuruludur. Statükoda yönetim kurulunun arz ettiği bu öneme rağmen birçok hukuki düzenleme içerisinde geleneksel bir hukuk sistemi öngörülmüş ve yönetim kurulu temelde bir gerçek kişi olan insan veya insan topluluklarına bırakılmıştır. Öyle ki bugün birçok hukuk sisteminde tüzel kişiler bile yönetim kurulunun organizasyonuna dahil edilmemekte ve dışlanmaktadır. Bu temelde anlaşılabilir bir politika olmakla beraber birtakım sorunları da beraberinde getirmektedir. Şöyle ki bugün bu insan veya insan toplulukları tarafından alınan kararlar şirketin zarar etmesine, zarar görmesine hatta ve hatta kimi durumlarda bir ölüm ve yok oluş manasına gelebilecek iflasa kadar şirketi gösterebilmektedir. Dolayısıyla bu araştırmanın temel gayesi bahsedilen yönetim kurulu kaynaklı bu olumsuz durumları minimuma indirmektir. Bu da yönetim kurulunun modernizasyon sağlanarak yapay zekânın yönetim mekanizmalarına dahil edilmesi yoluyla olacaktır.
Yönetim kurulu birçok farklı yönetim işlemini gerçekleştirmekte olup bu kararlar farklı niteliklerde olabilir. Örneğin kimi zaman daha somut veriler ışığında ekonomik kararlar verdikleri gibi kimi zaman somut olayın koşullarını değerlendirmek ve duygusal yaklaşımlarla da kararlar vermektedirler. Bu bakımdan günümüz yapay zekâ teknolojisini de düşünerekten yönetimden insan zekâsını tamamen dışlamak mümkün gözükmektedir. Hatta farklı karar tiplerinde insan zekânın doğrudan ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda yapay zekâ doğrudan bir karar mekanizması değil bir yardımcı karar mekanizması olarak kullanılacaktır. Mevcut Yapay Zekâ uygulamalarının büyük çoğunluğu denetimli ML modelleridir. Şimdi ve yakın gelecekte, insan karar verme sürecini destekleyen ve iyileştiren ("yardımlı Al") veya insanların yeni şeyler yapmasını sağlayan ("artırılmış Al") uygulamalara odaklanılacaktır. Gelişim, üretkenlik kazanımlarına ulaşma hedefi tarafından yönlendirilir[2]. Ve yardımcı karar mekanizması insan zekâsını ve insiyatif almasını karar verme mekanizmasından dışlamak yerine, yapay zekâ ile insan zekâsınının bir iş birliği içersinde çalışmasını sağlayacaktır.
Hukukun hangi alanında olursa olsun yeni bir düzen öngörmek veya yeni bir Kural koymak birçok tartışma ve adaptasyon problemine sebep olmaktadır. Lakin bu araştırma kapsamında bir sistem önerisinde bulunulmakta olunmasına rağmen mevcut hukuk sistemlerinin bir çoğu hali hazırda yapay zekâyı yönetim kurulunun karar mekanizmasına dahil etmeye elverişlidir. Hatta ileride bahsedilecek özen yükümlülüğü sebebiyle kimi durumlarda yönetim kurulu yapay zekâyı karar mekanizmasına dahil etmek zorundadır. Bu sebepten ötürü küçük düzenlemelerle yönetim kurulu ile yapay zekâ entegre edilebilecek bu da bir çok hukuki tartışmanın önüne geçecektir.
Anonim şirketler hukuksal yapıları ile günümüzde oldukça yaygın bir hale gelmiştir. Bu kapsamda farklı hukuk sistemleri içerisinde farklı sistemlere sahip yapılar karşımıza çıkmakta olup bunlar one-tier board system and two-tier board system. Bu araştımanın konusunu yapı itibariyle one-tier board system prensibine sahip anonim şirketlerdir.
Yönetim Kurulunda Yapay Zekânın Kullanılması
Şirketler hukuku ve Ticaret hukuku esas itibariyle bir özgürlükler hukukudur. Zira günümüzde serbest Pazar ekonomisi ilkesi hakimdir ve bu ekonomik model içinde taraflara tanına özgürlükler ticaretin gelişmesi için oldukça öneli bir unsurdur. Taraflara yapılacak kısıtlamalar temelde ticareti de kısıtlayacaktır. Bu bakımdan yapay zekâ her ne kadar şirketlere ve ticarete fayda sağlayacak bir teknoloji olsa da bu konuda zorlayıcı veya kısıtlayıcı bir politikaya gitmek doğru olmayacaktır. Bu bakımdan şirketlerin yapay zekâ kullanımını kendi inisiyatiflerine bırakmak hem daha faydacı bir durum oluşturacak hem de bu özgür sistemleri kısıtlamayacaktır. Günümüzde ticaret hukukunda kısıtlamalar yerine imtiyazlar ve özendirmeler daha çok tercih edilmektedir. Dolayısıyla yapay zekâyı kullanmaya teşvik etmek ve yapay zekânın kullanılması için şirketler hukuku anlamında özellikle yönetim kurulu üyelerine birtakım imtiyazlar tanımak hem şirketler hukukunun genel yapısına uygun olacak hem de ticareti kısıtlanmadan faydacı bir sistem ortaya koyacaktır. Zira yapay zekâ günümüzde gelişmekte olan bir sistemdir dolayısıyla her kesim tarafından yeterli güvenilirliğe ulaşmamış olabilir. Buna ek olarak yapay zekânın günümüzdeki kişilik ve sorumluluk konusunda sebep olduğu tartışmalar da kişilerin yapay zekâya başvurmak konusunda çekilmelerine sebep olmaktadır. Dolayısıyla akla gelen ilk sorulardan biri yönetim kurulu üyelerinin neden yapay zekâya başvurma ihtiyacı duyacağı ve neden yapay zekâ kullanmak isteyeceklerdir? Buna ek olarak şirketler hukuku anlamında yine sorumluluk ve kişilik problemleri yapay zekânın sisteme dahil edilmesi konusunda bugün öğretide oldukça tartışmalı bir noktadadır. Bu bağlamda öncelikle yapay zekâ kullanımına ilişkin hukuki altyapıyı ve yönetim kurulu üyelerinin nasıl yapay zekâ kullanımına teşvik edileceğini incelemekte fayda vardır.
1. Yapay Zekâ Kullanımına İlişkin Hukuki Alt Yapı ve Yapay Zekâ Kullanımına Teşvik
a. Hukuki Alt Yapı
Giriş kısmında belirtildiği üzere esasında yönetim kurulu üyelerin yapay zekâyı kullanması için gerekli altyapı halihazırda mevcuttur. Zira yönetim kurulu üyelerinin özen ve bilgili davranma yükümlülükleri bulunmaktadır.
aa. Yönetim Kurulu Üyelerinin Bilgili Davranma ve Özen Yükümlülüğü:
Yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki hukuki ilişki kural olarak vekalet sözleşmesine dayanır.[3] bu kapsamda vekalet ilişkisinde olan vekilin kendisine vekalet edilmiş işlemi bir özen ölçüsü içerisinde yapması gerekir. Şirketler hukuku çerçevesinde ise İsviçre Hukuku açısından yönetim kurulu üyelerinin özenli davranma ölçütü tedbirli bir yönetici üzerinden belirlenmiştir. (İsviçre Borçlar Kanunu 7171/1) İsviçre borçlar kanunu'nda düzenlenen bu özel yükümlülüğü şirketler hukukunda yönetim kurulu üyelerinin özen borcu adı altında dünyadaki birçok hukuk sisteminde uygulanmaktadır.
Özen borcu kapsamında bir yönetim kurulu üyesi bir karar almadan önce o karara ilişkin gerekli araştırmaları yapmalı, gerekli araçları kullanmalı ve o kararı en iyi şekilde vermek için karar özelinde gerekli yollara başvuraraktan özen yükümlülüğünü yerine getirmekle yükümlüdür. Şayet yönetim kurulu üyesi özen göstermeden bir karar alırsa bu kararın olumsuz sonuçlarından sorumlu olacaktır.
Yönetim kurulu üyesi bir karar almadan önce gerekli tüm araçlara özen yükümlülüğü kapsamında başvurmak zorundadır. Buna ek olaraktan özen yükümlülüğünün bir başka görünümü olan yönetim kurulu üyesinin bilgili bir şekilde hareket etme yükümlülüğüdür. Şirketler hukuku, yöneticilerin bilgili bir şekilde hareket etmesini şart koşmaktadır. Yapay zekâ, büyük veri kümelerini küçük, yönetilebilir parçalara çevirerek tahminler yapma yeteneği sayesinde üstün bilgi işleme yeteneklerine sahipse, o halde, bilgiye dayalı olarak hareket etme yükümlülüğü, yapay olarak zeki cihazlar tarafından yapılan bu tür tahminleri elde etme görevine de dönüşebilir.[4]
Dolayısıyla yönetim kurulu üyeleri özenli ve bilgili davranma yükümlülükleri sebebiyle bir karar almadan önce o karara ilişkin en uygun aracı kullanmalıdır. bu kapsamda yapay zekâ teknolojik bir araç olması sebebiyle yönetim kurulu üyelerinin yapay zekâya başvurmasını da bir engel yoktur. Hatta özenli ve bilgileri davranma yükümlülükleri sebebiyle belirli durumlar içerisinde yönetim kurulu üyelerinin yapay zekâya başvurulmasının bu yükümlülükler sebebi ile zorunlu olduğu bile söylenebilir.
b. Yönetim Kurulu Üyelerinin Yapay Zekâ Kullanmasına Yönelik Teşvik:
Günümüzden yönetim kurulu üyelerinin üzerindeki en büyük baskı mekanizmalarından birini aldıkları kararlardan çeşitli yükümlülükler sebebiyle sorumlu olmasıdır. Yukarıda da belirtildiği üzere bir yönetim kurulu üyesi özenli yükümlülüklerini yerine getirmezsem aldığı kararın oluşturacağı zarardan sorumlu olacaktır. Anonim şirketlerin günümüzdeki konumlarını düşünecek olursak yanlış bir kararın oluşturacağı maddi hasarın ne kadar büyük olduğunu öngörmek çok da zor değildir. Basit bir örnek vermek gerekirse milyonlarca dolarlık bir yatırım kararının yanlış alınması sebebiyle ortaya çıkacak maddi hasar bir yönetim kurulu üyesinin kişisel sermayesinin ciddi manada hasar görmesine sebep olabilecek niteliktedir. Bunun haricinde bu zararın bir kişi veya kişi topluluğu tarafından ne kadar karşılanabileceği de bazı durumlar içerisinde oldukça tartışmalıdır. Dolayısıyla böyle bir zarar riski yönetim kurulu üyesinin üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır.
Bilindiği üzere yönetim kurulu üyeleri kendilerinin tabi oldukları mevzuattaki yükümlülüklere uygun davranmalıdır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu bu yükümlülüklere uygun davranmadığı hallerde gündeme gelmektedir. Lakin yapay zekânın günümüzdeki durumu sebebiyle sorumluluk yapay zekâya yüklemektedir. bu kapsamda yönetim kurulu üyelerinin yapay zekâ kullanma hallerinde dahi asli sorumlulukları devam etmektedir. Dolayısıyla sorumluluğun bu denli katı olduğu bir sistemin içerisinde yönetim kurulu üyeleri yapay zekâya başvurmak konusunda çekingen davranacaklardır.
Esasında yapay zekâ kullanmak yönetim kurulu üyelerinin temelde yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamaktadır. Buradaki temel problem sorumluluğun devredilemez olmasıdır. İşte bu noktada yönetim kurulu üyelerine bir imtiyaz tanınması yoluyla onları yapay zekâ kullanımına teşvik edebiliriz. Mademki yapay zekâ kullanmak yönetim kurulu üyelerinin hâlihazırda temel yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamaktadır, öyleyse buradaki devredilemez sorumluluğu yani asli sorumluluğu yönetim kurulu üyelerinin üzerinden kaldırmak efektif bir imtiyaz olacaktır. Söyle ki: yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, üzerlerindeki yükümlülükleri yerine getirmemekten kaynaklı ortaya çıkacağı için yapay zekâyı kullanan yönetim kurulu üyeleri yukarıda bahsedildiği üzere esasında yükümlülüklerini yerine getirmiş olacaktır. Yükümlülüklerini yerine getirmiş bir yönetim kurulu üyesinin sorumluluğundan da bahsedilemez. Bu kapsamda yapay zekânın aldığı karardan ötürü yapay zekânın sorumluluğuna gidilemeyeceği için ortaya çıkan sorumluluk probleminde yönetim kurulu üyelerinin yapay zekânın aldığı kararları uygulamaları halinde bir sorumluluklarının olmayacağına yönelik bir imtiyaz tanınabilir. Bu işin niteliğine uygun bir teşvik olacağı gibi yönetim kurulu üyelerinin üzerinden büyük bir yük kalkmasını sağlayacaktır.
Burada göz ardı edilmemesi gereken bir diğer kesim de genel kurulu üyeleridir. Genel kurul üyelerinin şirketten en büyük beklentileri kar maksimizasyonudur. Yapay zekânın sağladığı imkanlar sebebiyle esasında giriş kısmında bahsedildiği üzere hata ve zarar riski minimuma ineceği ve kar maksimizasyonu sağlanacağı için genel kurul üyeleri yani pay sahipleri de yapay zekânın kullanılmasından fayda sağlayacaktır. Dolayısıyla yapay zekânın kullanılmasının doğal bir sonucu olarak daha fazla kar edilmesi ve daha az zarara uğranması bu kişiler için de yapay zekânın kullanılması açısından bir motivasyon oluşturacaktır.
2. Yönetim kurulunun yapay zekâyı kullanmasındaki özgürlüğü ve karar almada yapay zekânın ve insanın rolü.
Yapay zekânın kullanılıp kullanılmaması yukarıda da bahsedildiği üzere tamamen şirketin inisiyatifinde olacak bir durumdur. Zira her şirket yapay zekâ kullanmak istemeyebilir. Birçok farklı büyüklükte birçok farklı şirketin bulunduğunu da göz önünde bulundurursak bu durum oldukça doğal karşılanmalıdır. Bu konuda yukarıda bahsettiğimiz teşvik sayesinde her ne kadar bazı şirketler için yapay zekânın kullanımı çekici bir halde olsa da bazı şirketler için yapay zekânın getirileri özellikle de ilk etapta avantajdan daha çok külfet olabilir. Buna ek olarak yapay zekâ kullanımının zorunlu olmaması şirketler hukukunun ruhuna da uygun olacaktır.
Yapay zekânın kullanımına ilişkin bir diğer mesele ise yapay zekânın kullanılmasındaki en önemli husus insanın yani yönetim kurulu üyesinin karar mekanizmasında pasif kalmasını engelleyerekten hâlâ karar alma mekanizmasının en başındaki kişiler olmasıdır. Dolayısıyla birazdan anlatılacak olan sistemde yapay zekâ doğrudan bir karar alma mekanizmasından daha çok karar almayı kolaylaştırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkacaktır. Bunu birkaç farklı sebeple değerlendirebiliriz.
Öncelikle yönetim kurulundaki bazı kararlar somut olayı incelemeyi gerektiren ve devamlılık arz etmeyen kararlardır. Örneğin bir işe alım kararı insan kaynakları bakımından devamlılık arz eden sürekli bir karardır. Yönetim kurulunun dışında günlük hayattan verilebilecek başka bir durumu inceleyelim. Bir öğrencinin üniversite dondurma talebini bu durumu ortaya koyabilecek güzel bir örnektir. Üniversite dondurma talebi birtakım gereklilikleri olan bir üniversite için günlük ve devamlı işlemler diyebileceğimiz temelde kolaylıkla yapay zekânın yapabileceği bir işlemdir. Ancak somut olayı incelemenin gerektiği bazı durumlar ortaya çıkabilir. Şöyle ki yakın zamanda hayatımıza giren COVID 19 pandemisi özellikle ilk başlarda somut olayı incelemesine sebep olabilecek bir faktördür. Örneğimize geri dönecek olursak normal şartlarda üniversiteyi dondurma kriterlerine sahip olmayan bir öğrenci pandeminin başlamasıyla beraber, pandemi sebebiyle somut bir değerlendirmenin sonunda bu kriterlere uygun görülebilir. İşte bunun gibi somut olayın incelenmesi gereken durumlarım makineyi öğretmek günümüz koşullarında mümkün değildir. öyle ki COVID 19 gibi iki yıl süren bir pandemiyi ve bunun etkilerini makineyi öğretmek de belirli bir zaman alacaktır. İşte yeni çıkan bir faktörün makineye üretileceği zaman dilimi içerisinde veya daha anlık kararlar alınmasının gerektiği durumlarda oluşabilecek negatif etkileri ortadan kaldırmak için yönetim kurulu üyelerinin karar verme mekanizmasında aktif bir şekilde bulunabilmeleri gerekmektedir.
Yönetim kurulu üyelerinin aktif kalmasının bir diğer önemi de makinenin en verimli çalıştığı halinde dahi ön göremeyeceği bazı durumların her daim ortaya çıkabileceğidir. Buna verilebilecek en temel örneklerden biri, bir şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından verilen beysbol maçlarının ne zaman oynanacağına dair karardır. Bu karar kısaca şöyledir. Şirketin genel kurulu üyeleri şirketin kar maksimizasyonu sağlaması için şirketin beysbol takımının maçları akşam oynamasını yönetim kurulunun kararlaştırmasını ister. Yönetim kurulu bu talebi değerlendirir ve reddeder. Genel kurul üyelerine ise durumu şu şekilde açıklarlar. Maçların akşam oynanması gerçekten de şirketin kısa vadede kârının artmasına sebep olacaktır. Lakin şirketin bulunduğu şehir küçük bir şehir olup insanların boş vakitlerinin akşamdan daha çok öğlen vakitleri yani maçların hali hazırda oynanan vakitleri olduğu ortaya konulmuştur. Maçların akşama alınması durumunda takımın taraftarlarının takıma olan sempatisini azalacağını ve dolayısıyla çocuklarına bu takımı desteklemek konusunda davetkâr olmayacaklarını ve belirli bir süre sonra elde edilen kârın zarara dönüşeceğini belirtirler.[5] İşte böyle bir hesaplamanın yapılması yapay zekâ tarafından her zaman mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin hala karar mekanizmalarının içerisinde aktif kalması oldukça değerlidir.
Son olarak ise yapay zekânın öneri veya kararlarının doğrudan bir karar niteliğinde olmaması etik bakımından da önemli bir tartışma içerir. Şöyle ki yapay zekânın verdiği önerme doğrudan bir karar niteliğinde olursa bu insan kararını makine kararından değersiz bir hale gelmesine sebep olacaktır. Yani bir makine kararının bir insan kararından üstün olacağı anlamına gelecektir. Bu da günümüz etiği konusunda oldukça tartışmalı bir konu olup günümüz koşulları içerisinde pek de hoş karşılanmayacak bir durumdur. Dolayısıyla yapay zekânın önermesinin doğrudan bir karar niteliğinde olmaması etik açısından da daha doğru bir tutum sergilemektedir.
3. Yönetim Kurulu Üyelerinin Yapay Zekâyı Kullanması:
Yapay zekâ günümüzde her ne kadar kullanılan birtakım avantajlar getirse de yukarıda da bahsedildiği üzere birtakım tartışmaları da kendisiyle beraber getirmektedir. Dolayısıyla gerçekçi bir bakış açısıyla yapay zekânın beraberinde getirdiği problemleri de hesaba katacak bir sistem kurmakta fayda vardır. Bu kapsamda, bu çalışmada öne sürülecek ve trafik ışığı modeli olarak anılacak sistem uygulanabilir.
1. Trafik Işığı Modeli
Bu model kapsamında yönetim kurulunun aldığı kararlar üç farklı kategoriye ayrılaraktan yapay zekânın ve üyelerin karar mekanizması içerisindeki rolleri belirlenmiş olacaktır. Bu model hörüstik yaklaşıma göre belirlenmiş olup Alınacak kararların kategorik ayrımı bu yaklaşıma göre şu şekilde olacaktır:
a. Yeşil Kararlar:
Yapay zekâ tarafından verilecek yeşil kararlar bir şirketin yönetim kurulunda süreklilik arz eden ve yüksek miktarda somut veri barındıran, yukarıda bahsedilen somut olayın incelenmesini genellikle pek fazla gerektirmeyen, amiyane tabiriyle yönetim kurulunun daha az nitelik gerektiren gündelik işlerinde uygulanabilecek kararlardır. Bu kararlar genellikle olağan kararlar olup sürekliliği sebebiyle yüksek miktarda veri çıkartılabilen kararlardır. Bu kapsamda yapay zekâya kolaylıkla işlenebileceği gibi yapay zekânın bu tip kararlarda istikrarlı karalarlar vereceği varsayıyoruz. Bu kapsamda yeşil kararların güvenilirlik oranları yüzde 80 ve üstüdür. Yeşil kararlar kendi içinde çok farklı şekillerde olabilir. Örneğin günlük bir işlem konusunda da yapay zekâ yeşil kararlar çerçevesinde bir çıktı verebilirken bir başka kararda günlük olmayan ancak yüksek miktarda veri işlenmesini gerektiren ve insan yorumunun çok da gerekli olmadığı karar tipleri de olabilir. Bu iki karar tipinin de somutlaşması için ilk durum için personelin performans denetimi ikincisi içinse âr dağıtım önerisinin belirlenmesi örnek olarak verilebilir.
Yapay zekâ tarafından verilen bu kararların temel niteliği güvenilirliği yüksek kararlar olmasıdır. Soyut verilerden daha çok somut verilerin işleneceği bir mekanizmaya sahiplerdir. Bu bakımdan uygulanabilirliği yüksek olan kararlardır. Olası bir hata durumunda ise şirket üzerinde çok fazla olumsuz etki oluşturmayacak niteliktedirler. Dolayısıyla yeşil kararlar esasında doğrudan uygulanabilir kararlardır.
Bu modelde yapay zekâ tarafından verilmiş yeşil kararlar yönetim kurulu tarafından doğrudan uygulanacaktır. Şöyle ki bir işlem üzerinde yapay zekâ karar verdiği zaman yönetim kurulu bunu uygulamakla yükümlü olacak ve bu kapsamda yukarıda bahsedildiği üzere oluşabilecek zararlardan sorumlu olmayacaklardır. Lakin insan zekâsının ve duygusal zekânın ne kadar önemli olduğunu daha önce belirttiğimiz üzere yönetim kurulu üyeleri yapay zekânın verdiği bir yeşil kararı uygun bulmuyorsa bu kararın karşısında yönetim kurulunda haklı bir sebep sunulmak suretiyle kararın oylanması gündeme gelecektir. Burada öngörülen iki sınır şu şekildedir: 1. Haklı sebep, 2. Oy çokluğu ile kararı uygulamama kararı alma.
Bu sistem sayesinde yapay zekâ yönetim işlemleri içerisinde aktif bir şekilde rol alırken bir yandan da yönetim kurulu üyelerinin fiili iş yükleri azalacak ve esasında fiili iş yükleri yeşil kararlar bakımından kendi üzerlerinde bulunan kontrol yükümlülüğünden ibaret gelecek. Ancak burada yönetim kurulu üyeleri karardan tamamen dışlanmayaraktan hala yönetim mekanizmasının içinde aktif ve müdahaleye müsait bir noktada konumlanmış olacaklar. Böylece hali hazırda güvenilir olduğunu kabul ettiğimiz yeşil kararlarda olası bir problem olması halinde yönetim kurulu müdahale edebiliyor olacaklar.
b. Sarı Kararlar
Sarı kararlar esası itibariyle yüksek miktarda somut veri içeren ancak nitelikleri itibariyle şirketin geleceğine önemli miktarda etki edebilecek önemli kararlardır. Yüksek veri içermeleri bakımında yapay zekâ karar vermekte güvenilir sonuçlar çıkarabileceği varsayılabilir. Bu bakımdan yapay zekânın sarı kararlar için güvenilirliği yüzde 40-80 bandıdır. Bu bakımdan akla ilk gelen örnek yatırım kararlarıdır. Bu kararlar yine uygulanabilirliği yüksek ama nitelikleri ve önemleri sebebiyle doğrudan yapay zekâya bırakılması riskli olan kararlardır. Bu kararların tartışmaya açılması şirketin genel menfatti açısından daha fazla yarar sağlamaktadır. Bu kapsamda esasında en başta bahsettiğimiz yapay zekânın bu sistem üzerinde destekleyici bir mekanizma olması tam olarak bu noktada ortaya çıkmaktadır. Zira sarı kararlar esasında yönetim kurulunda somut bir kuralı veya yapıyı değiştirmeksizin esasında bir tavsiye niteliğindeki kararı oylamaya sunmaktadır. Yani sistem şu şekilde işlemektedir:
Şirket bir yatırım kararı almak ister bu kapsamda yapay zekâya başvurulur, yapay zekâ yatırım yapılıp yapılmaması konusunda güncel piyasaları, riskleri, şirketin ekonomik durumu, elde edilecek kar ve zarar gibi nitelikleri işleyerek yatırım yapılmasına veya yapılmamasına karar verir. Yönetim kurulu üyeleri bu sarı kararı tartışır ve oylamaya sunar. Oy çokluğu sarı kararın uygulanmaması yönünde olursa nihai karar bu olur. Ve bu toplantının tutanağı tutularak alınan karar tutanağa yazılır.
Buradaki sorumluluk koruması ise şu şekildedir: Eğer yönetim kurulu üyeleri yapay zekânın verdiği karar doğrultusunda bir karar vermişlerse yukarıda bahsedilen sorumluluk koruması altına gireceklerdir. Lakin eğer yapay zekânın verdiği sarı kararın haricinde bir karar verilmişse bu durumda şirketler hukukunda öngörülmüş sorumluluk koşullarını sağladıkları hallerde üyelerin sorumluluklarına gidilebilecektir. Buradaki temel problem yönetim kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulmak için kararı hiçbir şekilde tartışmaksızın yapay zekâ çerçevesinde vermesinin oluşturacağı sorunlardır. Bu kapsamda sarı kararlar için yapay zekânın kararı ister uygulanmış olsun ister uygulanmamış olsun bir toplantı tutanağı tutulmalıdır. Böylece yönetim kurulu üyeleri tartışmaktan imtina ederekten kendilerine yüklenmiş yönetim yükümlülüğünün çevresinden donanmaları engellenecek ve sorumluluk koruması hakkının kötüye kullanılmasını engellenebilecektir.
Bu sistem sayesinde yapay zekâ yönetim işlemleri içerisinde destekleyici bir mekanizma olarak rol alırken bir yandan da yönetim kurulu üyelerinin verdikleri önemli kararların verimliliği artarken yönetim kurulu üyelerinin bu kararlar bakımından sorumluluk koruması kapsamında hukuki yükleri azaltılarak daha yetkin kararlar almaları sağlanacağı gibi toplantı tutanakları sayesinde aksi bir olumsuz durumda hukuki sorumluluğun tespiti kolaylaşarak şirket menfaati daha etkin korunmuş olacaktır.
c. Kırmızı Kararlar
Bazı yönetim kararları heuristic yaklaşım kapsamında matematiksel hesaplamalarla ulaşılamayacak olan duyguların ve duygusal zekânın daha öne çıktığı kararlardır. Bu tip kararlar mevcut dünyada yapay zekâ veya makineler tarafından verilemeyecek ve öğrenilemeyecek kararlardır. Dolayısıyla bu tip kararlarda yapay zekânın doğrudan bir karar çıktısı yapması beklemeyecek veya yaptığı karar çıktısının güvenilirliği yüzde 40 bandını aşamayacaktır. İşte bu tip kararlar için yapay zekânın rolü ve etkisi tavsiyeden öteye gitmeyecek olup bu kararlarda yapay zekânın verdiği çıktı hiçbir kural veya kısıtla olmaksızın reddedilebilir ve onaylanmayabilir. Ancak makine öğrenmesini sağlanabilmesi için yapay zekâya başvuru yolu kapalı olmamalıdır. Bu bakımdan sistem şu şekilde işleyecektir:
Bir kırmızı kararın alınması gerektiği hallerde yapay zekâya bu kararın varsa somut verileri girilecek ve bu somut veriler ışığında alınan çıktı yalnızca bir tavsiye niteliğinde olup yönetim kurulu üyeleri bu çıktıya uygun davranmak zorunda olmayacaklardır.
Kırımızı kararlarda, karar doğrudan ve hiçbir baskı altında olmaksızın yönetim kurulu üyeleri tarafında verileceği için sorumluluk korumasından faydalanmak işin doğası gereği mümkün değildir. Yani yönetim kurulu üyeleri aldıkları kararlar sebebiyle şirketler hukukunda öngörülmüş sorumluluk koşullarını sağladıkları hallerde üyelerin sorumluluklarına gidilebilecektir.
2. Anonim Şirket Tarafından Alınacak Kararların Kategorizasyonu:
Buradaki bir diğer husus da hangi kararların, hangi renkteki karar tipine gireceğini belirlemektir. Bu konuda anonim şirketleri özgür bırakmakta fayda vardır. zira anonim şirketler birçok farklı amaçla birçok farklı şekilde ve farklı büyüklükte olmak üzere karşımıza çıkmaktadır. Her şirket için alacaklar kararların önem ve niteliği birbirinden farklıdır. Bu sebepten ötürü bunu tekdüze ve kesin bir kurala bağlamak şirketlerin aleyhine bir durum oluşturacaktır. Bu kapsamdan her şirket kendi içi karar dinamiklerine göre alacakları kararları kendi inisiyatiflerine göre yeşil, sarı ve kırmızı karar olmak üzere kategorize edeceklerdir. Bu kategorizasyon sonucunda bir politika raporu yayınlanarak bu kategorizasyon bir belgeye dökülmek suretiyle kesinleşecektir.
Bu işlemin politika raporuyla yapılmasının arkasında yatan sebep ise yapay zekânın gelişimiyle beraber bazı kararların diğer kategorilere geçiş yapması gündeme gelebilecek, şirket büyümüşse alınacak yeni kararların kategorizasyonu problem oluşturabilecektir. Dolayısıyla bu kategorizasyonu şirket esas sözleşmesi gibi katı değişime kuralları öngörmüş bir belgeye yazmaktansa esnek kurallar öngören bir politika raporuna yazmak şirketlerin daha menfaatine olacaktır. Şirketler ihtiyaçları dahilinde yeni politika raporları yayınlayaraktan yapay zekâ konusundaki tutumlarını esneterek ihtiyaçlarına göre entegre edebilecektir.
3. Yapay Zekânın Öğrenme Süreci:
Yapay zekâ öğrenimi deep learning denilen öğrenme sistemiyle sağlanacaktır. yapay zekâ işin niteliği gereği kullanımı teknik bilgi isteyen bir araç olduğu için yönetim kurulunun yapay zekâyı kullanmak ve geliştirmek için bir departman kurması gerekmektedir. bu departman tıpkı diğer departmanlar gibi (benzer bir örnek olarak bilişim departmanı) işleyecektir. Yani yönetim kurulu yapay zekâ için Bir A.I departmanı oluşturaraktan bu departmanın başına bir A.I Chiff Master atayacak ve yapay zekânın geliştirilmesi, yönetilmesi, verilerin işlenmesi gibi teknik hususlardan bu kişi sorumlu olacaktır. Yani yapay zekânın teknik huşularına ilişkin konular için A.I Chiff Master’a yönetim kurulu tarafından bir yetki devri yapılacaktır.
Öncelikle deep learning denilen yapay zekâ sistemi yani yapay zekâ öğrenmesi süreç isteyen bir yapıdır. Bunu örneklendirmek gerekirse yapay zekâ şirkete ilk giriş yaptığı zaman adeta hiçbir tecrübesi ve bilgi birikimi olmayan bir çocuk gibi olacaktır, zaman içerisinde verilerin yüklenmesi, karar çıktılarının alınması ve teknik diğer işlemlerin yapılmasıyla bu çocuk büyüyerekten bilgi birikimi olan nitelikli bir iş adamı haline gelecek, yani bir diğer deyişle çocuk zamanla büyüyecektir. İşte bu geliştirme yani diğer bir deyişle çocuğu büyütme işlemi A.I departmanı tarafından A.I Chiff Master’ın denetimi ve kontrolü çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Buradaki yetki devri sorumluluk esası bakımından oldukça önemli bir husustur. Zira yapay zekânın verdiği kararlardan dolayı yönetim kurulu üyeleri bir koruma kalkanı altında olacaktır. Ancak yapay zekânın verdiği karar olumsuz bir sonuca yol açarsa ve bu olumsuz sonuca sebep olan durum yapay zekânın teknik yönetimine ilişkin bir husustan kaynaklanıyorsa o zaman yetki devri yapıldığı için burada sorumluluk A.I Chiff Master üzerinde olacaktır. Yönetim kurulu üyelerinin buradaki sorumluluğu ise bu chiff master’ı nitelikli biri olarak seçip seçmediklerine göre ortaya çıkacaktır.
Bu kapsamda önemli olan bir diğer husus ise yapay zekânın öğrenme sürecindeki kararların akıbetinin ne olacağı? A.I Chiff Master’ın önemli görevlerinden biri de esasında bu aşamada çıkmaktadır. Zira yönetim kurulu bir karar için chiff master’a başvurduğunda bu kişi karar çıktısının ne derecede uygulanabilir ve güvenilir olduğunu yönetim kuruluna raporlayacaktır. Başlangıç aşamasında bir yapay zekâ çıktısının uygulanması yukarıda bahsedilen trafik ışığı sistemi kapsamında yönetim kurulu üyelerinden ve şirketin menfaatti açısından doğal olarak beklenemeyecektir. Bu kapsamda yapay zekânın verdiği kararın uygulanabilirliği ve güvenilirliği yüzdelik olarak chiff master tarafından raporlanacaktır ve bu rapora göre yukarıdaki sistem uygulanacak veya uygulanmayacaktır. Bu kapsamda karar tiplerine göre değerlendirme yapılacak olursa:
a. Yeşil Kararlar
Yeşil kararlar için yüzde 80 uygulanabilirlik arıyorduk. Bu kapsamda yapay zekâ yüzde 80 e güvenirliğe ulaşasıya kadar:
i. Yüzde 50 altında güvenirlik seviyesinde ise yeşil kararlar doğrudan uygulanmaz ve uygulanması için bir zorunluluk öngörülemez.
ii. Yüzde 50-80 aralığında bir güvenilirliğe ulaşıldığında yeşil kararalara sarı kararlardaki prosedür uygulanır
iii. Yüzde 80 ve üstünde ise artık kararlar yeşil karar niteliğine haizdir. Ve doğrudan uygulanabilir olup yeşil karar kuralları uygulanır.
b. Sarı Kararlar
Yeşil kararlar için yüzde 40 uygulanabilirlik arıyorduk. Bu kapsamda yapay zekâ yüzde 80 e güvenirliğe ulaşasıya kadar:
i. Yüzde 40 güvenilirlik düzeyi altındaki sarı kararlar uygulanmaz ve uygulanması için bir zorunluluk öngörülemez yani kırmızı karar niteliği kazanır.
ii. Yüzde 40-60 bandındaki güvenilirlik düzeyindeki kararlar için sarı karar niteliğini kazanır lakin sorumluluk kalkanı yönetim kurulu üyeleri için devreye girmez. Yani yönetim kurulu üyeleri bu kararı etraflıca tartışmaları ve incelikle değerlendirmelidir. Zira olumsuz bir durumda sorumlulukları gündeme gelecektir.
iii. Yüzde 60 ve üstü güvenilirlikteki kararlar sarı karar niteliğini kazanır ve sarı karar prosedürü uygulanır.
c. Kırmızı kararlar.
Kırmızı kararlar nitelikleri itibariyle tavsiye karar niteliğinde olup yapay zekânın en gelişmiş halinde bile uygulanabilirliği, uygulamaya yönelik bir kural ve kısıtlama olmadığı için geliştirme aşamasındaki kurallar bakımından farklı bir uygulamaya ihtiyaç duyulmamaktadır.
Buradaki en önemli husus yapay zekâ, gelişiminin hangi aşamasında olursa olsun karar vermesi ve karara yönelik verilerin girilmesi gerekir. Zira deep learning sistemi buna dayalı; adeta bir hata yap, öğren sistemi çerçevesinde işlemektedir. Bu yüzden gelişme aşamasında dahi bu mekanizmaya başvurmak sistemin işlemesinin bir ön koşuludur. Yani yapay zekâ geliştirilirken karar mekanizmalarından soyutlandırılmamalı ancak yapay zekânın verdiği çıktıların belirli çerçeveler içerisinde uygulaması gerekmektedir.
Sonuç:
Bir şirketin temel amacı kar maksimazyonunu sağlamaktır. Dolayısıyla yapay zekânın bu amacı gerçekleştirebilmesi ve sistem içerisinde faydalı olabilmesi için şirketin ve yönetimin ihtiyaçlarını doğru şekilde karşılayabiliyor olması gereklidir. Yapay zekânın günümüz koşullarındaki eksiklikleri de göz alınarak bir sistem kurabilmek önemlidir bu kapsamda her şirketin kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirebileceği bir model olan trafik ışığı modeli sayesinde yapay zekânın en verimli şekilde kullanılması sağlanacaktır. “Bir yapay zekâ modeli örneğini kendi özel verileri üzerinde eğitmek, özellikle analiz edilmek istenen faaliyetlerin firmaya özgü olduğu durumlarda daha uygun bir veri kümesi oluşturabilir. Ayrıca, eğitilen modelin faydalarının diğer kullanıcılarla paylaşılmasını engelleyerek firmanın bir rekabet avantajı kaynağı elde etmesine izin verebilir.”[6] Hukuki olarak ise Yapay zekânın yönetim kurulu içerisinde nasıl bir konum alacağı önemli bir husustur. Dolayısıyla yapay zekâyı yönetim kuruluna yardımcı bir mekanizma olarak konumlandırmak hem yapay zekânın kişiliğine ve sorumluluğuna dair olan hukuki sorunların önüne geçecek he de daha gerçekçi ve faydacı bir yaklaşım sağlayacaktır. Böylece hukuk sistemlerinde büyük değişikliklere ihtiyaç duyulmaksızın yapay zekâ yönetim kuruluna dahil edilebileceklerdir.
Yapay zekâ ile yönetim kurulunun entegrasyonu kötü çalışan bir sistemi kurtarmayı veya yenilemeyi değil iyi çalışan bir sistemi geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda yapay zekânın kullanımı dayatılmamalıdır. Zira anonim şirketlerin çeşitliliği de göz önünde bulundurarak her türlü anonim şirkette elde etmeye çalıştığımız yararlar aynı şekilde ortaya çıkmayacaktır. Zorlayıcı bir yapı bu açıdan de tehlikeli olacaktır. Zorlayıcı bir yapı yerine cesaretlendirici ve esnek bir yapı sunmak önemlidir. Dolayısıyla bir anonim şirketin yönetiminde yapay zekâ kullanıp kullanmayacağı ve yapay zekâyı hangi kararlar için nasıl kullanacağını şirketin kendisine bırakmak gerçekçi ve faydacı bir yaklaşım olacağı gibi ihtiyaç duyulan esnek yapının oluşmasını sağlayacaktır. Yapay zekânın şirketlere sağlayacağı her türlü faydanın yanında yukarıda sorumluluk kalkanı olarak bahsedilen yapıyla da şirketler yapay zekâ kullanımına cesaretlendirilmiş olacaklardır. Bu teşvik mekanizması sayesinde yönetim kurulundaki üyeler şahıslarına ilişkin tedirginliklerinden sıyrılaraktan yönetime şirketin menfaatini daha çok gözetecek şekilde karar alabileceklerdir.
Bu kapsamda yapay zekânın yönetim kuruluna dahil edilmesi durumunda adeta bir katalizör işlevi görecektir. Nitekim karara ilişkin tüm işlem ve analizleri hesaplayıp en doğru veriyi yönetim kurulunun kullanımına sunarak işlem hızını ve güvenirliliğini arttıracaktır. Ancak karar verme yetkisi hala üyeler ellerinde bulunduracaktır. Böylece hem yönetim kurulu tarafında yapılan işlem ikili bir kontrol mekanizması altına alarak kararların oluşturabileceği negatif etkiler minimuma indirmiş olacaktır. Buna ek olarak ise yönetim kurulu üyelerinin üzerlerindeki iş yükü azalarak önem ve risk arz eden kararlara daha etkin ve verimli katılabileceklerdir. Yani hatalı karar alma riski düşürürken karar alma süreci hızlanacaktır. Böylece anonim şirketler üzerinde olunabilecek olumsuz sonuçlara karşı korunmuşken elde ettikleri kar şirketin amacına hizmet edecek şekilde arttıracaktır.
Referanslar
Butler, Nicholas Murray, “Politics and Economics” New York Eyaleti Ticaret Odası 143. Yıl Açılış Konuşması, 1911 s. 47 (Erişim https://babel.hathitrust.org/cgi/pt?id=c oo.31924093105660&view=1up&seq=59, Erişim tarihi 7.10.2019)
Armour, J., & Eidenmuller, H. (2020). Self-Driving Corporations?. Harvard Business Law Review, 10(1), 86 https://heinonline.org/HOL/P?h=hein.journals/hbusrew10&i=93
Armour, J., & Eidenmuller, H. (2020). Self-Driving Corporations?. Harvard Business Law Review, 10(1), 98 https://heinonline.org/HOL/P?h=hein.journals/hbusrew10&i=104
Möslein, F. & Bora Çınar, S. (2021). Yönetim Kurulu Toplantı Odasındaki Robotlar: Yapay Zekâ ve Şirketler Hukuku (S. Bora Çınar, Çev.) . İstanbul Hukuk Mecmuası , 79 (2) , 699-728 . DOI: 10.26650/mecmua.2021.79.2.0004
Pulaşlı, H. (2022). Şirketler Hukuku Genel Hükümler. Ankara, MA: Adalet Yayınevi, Page: 433
Shlensky v. Wrigley
[1] Butler, Nicholas Murray, “Politics and Economics” New York Eyaleti Ticaret Odası 143. Yıl Açılış Konuşması, 1911 s. 47 (Erişim https://babel.hathitrust.org/cgi/pt?id=c oo.31924093105660&view=1up&seq=59, Erişim tarihi 7.10.2019)
[2]Armour, J., & Eidenmuller, H. (2020). Self-Driving Corporations?. Harvard Business Law Review, 10(1), 86 https://heinonline.org/HOL/P?h=hein.journals/hbusrew10&i=93
[3] Pulaşlı, H. (2022). Şirketler Hukuku Genel Hükümler. Ankara, MA: Adalet Yayınevi, Page: 433
[4] Möslein, F. & Bora Çınar, S. (2021). Yönetim Kurulu Toplantı Odasındaki Robotlar: Yapay Zeka ve Şirketler Hukuku (S. Bora Çınar, Çev.) . İstanbul Hukuk Mecmuası , 79 (2) , 699-728 . DOI: 10.26650/mecmua.2021.79.2.0004
[5] Shlensky v. Wrigley
[6] Armour, J., & Eidenmuller, H. (2020). Self-Driving Corporations?. Harvard Business Law Review, 10(1), 98 https://heinonline.org/HOL/P?h=hein.journals/hbusrew10&i=104
Comments